(C.: Kınât-Kenâyin-Kenânin) Bir kimsenin gelini, oğlunun hanımı.
KENNÎ
(C.: Ekniyâ) Lâkabdaş kimse, isimleri aynı olan.
KENS
Süpürge ile süpürme.
KENTA
Bir ot cinsi.
KENTAL
Fr. Yüz kilogram ağırlığında bir tartı birimi.
KENUD
Çok küfran-ı nimet eden kimse. Çok levm ve küfreden cahud. * Birşey yetiştirilemiyen verimsiz arazi. * Kocasının hukukuna ve iyiliklerine küfran eden nankör kadın. * Yemeğini misafirden sakınarak yalnızca yiyen cimri. * Kölesini, uşağını çok döven kimse. (E.T.)
KENZ
Define, hazine. Yer altında saklı kalmış kıymetli eşya, para veya altın gibi şeyler.
KENZ
şiddet, zorluk, meşakkat.
KENZ SURESİ
Fâtiha Suresi.
KENZ-İ MAHFÎ
Gizli hazine.
KEPADE-KEŞ
f. Okçuluğa yeni başlıyan.
KEPAN
f. Büyük terazi.
KEPAZE
İtibarsız, âdi, mübtezel, kıymetsiz kimse. Haysiyetsiz, şerefsiz, rezil. Hürmet ve saygıya müstahak olmıyan. * Tâlim için kullanılır yay.
KEPENEK
f. Çobanların giydiği kolsuz ve dikişsiz, keçeden dövülerek yapılan giyecek.
KER
f. Sağır, işitmez. * Kudret, kuvvet. * Maksad ve meram.KERA' : Baldırları ince olmak. * Yağmur suyu.
KER'
(C.: Küru') Suyu yerinden ağız ile içmek. * Yağmur suyu. * (Kız) erkek istemek.
KERA
Turna kuşunun erkeği. * Hafif uyku.
KERA
Uyku, nevm.
KER'A
Çocuk seven kadın.
KERABİS
(Kirbâs. C.) Kumaşlar. Bezler.
KERAD(E)
f. Yırtık ve eski elbise.
KERAHE
(Kerâhiye) Meşakkat, zahmet, şiddet.
KERAHET
İğrenme, iğrençlik, mekruh oluş. İslâmiyetçe iyi sayılmayan şey. * İstenmiyerek, zorla. *Fık: Şer'an yapılmaması sevablı ve hayırlı olan bir şeyin terk edilmeyip yapılması. (Bak: Mekruh)