İ Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • İA'

    Koyun sürmek, koyun gütmek.
  • İAB

    Kökünden koparmak.
  • İAD

    Korkutmak, tehdit etmek. Vaidde bulunmak.
  • İADE

    Geri vermek. Eski haline getirme. * Mukabilini yapma. Karşılığını yapma. * Avdet ettirmek. * Edb: Bir mısraın veya beytin son kelimesini, kendisinden sonra gelen mısra veya beytin ilk kelimesi olarak kullanma sanatı. İade'li şiire "muâd" da denmektedir.Ey vücud-u kâmilin esrar-ı hikmet masdarıMasdarı zatın olan eşyâ sıfatın mazharıMazharı her hikmetin sensin ki kilk-i kudretinSafha-i eflâke nakşetmiş hutut-ı ahteriAhteri mes'ud olan oldur ki tâb-ı pâkinin Kabil-i feyz ola nutkundan safâ-yı cevheriCevheri ma'yub olan nâkıs benim kim muttasılSadedir hattın hayalinden zamirim defteriDefter-i a'malimin hattı hatadandır siyâhKan döker çeşmim hayâl ettikçe hevl-i mahşeriMahşeri eşkim verir seylâba ger ruz-i cezaOlmasa makbul-i dergâhın sirişkin gevheri Gevheridir ışık bahrinin Fuzulî ab-ı çeşmLiyk bir gevher ki Lütf-u Hak ânadır müşteri.Fuzulî gazelinde olduğu gibi.
  • İADE-İ ÂFİYET

    Hastalıktan sonra âfiyetin iadesi. İyileşme.
  • İADE-İ İTİBAR

    Ticarette iflâstan kurtulma. * Kaybedilen itibarı tekrar kazanma. Şerefini kurtarma.
  • İADE-İ MÜCRİMÎN

    Suçluların kendi memleketlerine iade edilmesi.
  • İADE-İ ZİYARET

    Ziyarete gelenin ziyaretine gitmek.
  • İADETEN

    Geri vermek üzere.
  • İALE

    Çoluk çocuğun nafakasını te'min etme. Evlâd u iyâlin maişetini tedarik etme. * İyali çoğalmak, çoluk çocuğu artmak.
  • İANAT

    (İâne. C.) İaneler.
  • İANE

    Yardım. İmdat. Yardım için istenen, toplanan şey.
  • İANE-İ ASKERİYE

    Tanzimattan sonra cizye yerine Hristiyan tebeadan alınan vergi. Bu vergi sonradan "bedel-i askerî" adını almış ve 1908 Temmuz inkılâbına kadar devam etmiştir.
  • İANE-İ CİHADİYE

    Muharebe zamanında harbin icab ettirdiği fazla masrafları karşılamak ve yardım olmak için halktan alınan paralar. Miktarı, her mahallin iktidarı derecesine göre kaza ve liva üzerine merkezden tertib ve "tevzi defterleri"ne maktu' miktar olarak konulurdu. Bu çeşit vergi ve ianeler Tanzimat'tan sonra kaldırılmıştır.
  • İANET

    (Avn. dan) Yardım.
  • İANETEN

    İane suretiyle, yardım olmak üzere.
  • İARE

    Emaneten vermek. Bir malın kullanılmasından karşılık istemiyerek meccanen başkasına vermek.
  • İARE-İ MUKAYYEDE

    Bir mülkün kayıd ve şartlarla birine ödünç olarak verilmesi.
  • İARE-İ MUTLAKA

    Bir mülkün, bir eşyanın sâhibi tarafından hiç bir şart ve kayda bağlı kalmayarak başka birine ödünç verilmesi.
  • İARETEN

    İare olarak. Emaneten.
  • İAŞE

    Geçindirmek. Beslemek. Yaşatmak. Diriltmek.
  • İAZ

    İşaret etmek.
  • İAZA

    (İvaz. dan) Bedel ve karşılık vermek. Bedel vermek.
  • İAZE

    Sığındırmak. Muhafaza etmek. İltica.
  • İ'BA'

    Hazırlık.
  • İBA'

    Çekinmek. Tiksinmek. * Kabul etmemek, bir işe razı olmamak. * Doymadan yemekten çekilmek.
  • İBABE

    Yol, tarik.
  • İBAD

    Devenin ayağını bağladıkları ip.
  • İBAD

    (Abd. C.) Kullar. Allah'ın kulları.
  • İBAD

    Tıb: Bacaklarda diz mafsalının iç kısmındaki büyük damar.
  • İ'BAD

    Kul etmek, köle yapmak.
  • İB'AD

    Uzaklaştırmak. Sürmek. Kovmak.
  • İBADAT

    (İbâdet. C.) İbâdetler.
  • İBADE

    Helâk etmek.
  • İBADET

    Allah'ın (C.C.) emirlerini yerine getirmek ve nehiylerinden kaçmak. Yapılmasında sevab olup, ihlâsla yapılan herhangi bir amel. Şeriatta bildirildiği gibi Allah'a kulluk etmek. Kâinatın ve dolayısıyla insanların hilkatindeki hikmet ve gaye. (Bak: Târik-üs-salât)(... İbadet'in ruhu ihlâstır. İhlâs ise yapılan ibadetin yalnız emredildiği için yapılmasıdır. Eğer başka bir hikmet ve bir faide ibadete illet gösterilse o ibadet bâtıldır. Faydalar, hikmetler yalnız müreccih olabilirler, illet olamazlar. İ.İ.)(İbadetin mânası şudur ki: Dergâh-ı İlâhîde abd, kendi kusurunu ve acz ve fakrını görüp kemal-i rububiyyetin ve kudret-i Samedaniyyenin ve rahmet-i İlâhiyyenin önünde hayret ve muhabbetle secde etmektir. Yâni, rububiyetin saltanatı, nasılki ubudiyeti ve itaati ister; rububiyetin kudsiyeti, pâklığı dahi ister ki: Abd, kendi kusurunu görüp istiğfar ile ve Rabbini bütün nekaisten pâk ve müberra ve ehl-i dalâletin efkâr-ı bâtılasından münezzeh ve muallâ ve kâinatın bütün kusuratından mukaddes ve muarrâ olduğunu, tesbih ile Sübhanallah ile ilân etsin.Hem de rububiyetin kemal-i kudreti dahi ister ki: Abd, kendi za'fını ve mahlukatın aczini görmekle kudret-i Samedaniyyenin azamet-i âsârına karşı istihsan ve hayret içinde Allahu Ekber deyip huzu ile rükua gidip O'na iltica ve tevekkül etsin.Hem rububiyetin nihayetsiz hazine-i rahmeti de ister ki: Abd, kendi ihtiyacını ve bütün mahlukatın fakr ve ihtiyâcâtını sual ve dua lisaniyle izhar ve Rabbinin ihsan ve in'âmatını, şükür ve sena ile ve Elhamdülillâh ile ilân etsin. Demek, namazın ef'âl ve akvâli, bu mânaları tazammun ediyor ve bunlar için taraf-ı İlâhîden vaz'edilmişler. S.)
  • İBADETGÂH

    f. Kanunlarla tanınmış bir dine, bir mezhebe ait ibadetlerin icrasına tahsis olunan yerler. Mabet, ibadethane.
  • İBADETHANE

    f. İbadetgâh. Allah'a ibadet edilen yer.
  • İBADETKÂR

    f. İbadet yapan. İbadete düşkün.
  • İBADULLAH

    Allah'ın kulları.
  • İBAET

    Bir şeyi diğer bir şeye ircâ etme.
  • İBAG

    Helâk etmek.
  • İBAH

    İtibar etmek, ehemmiyet vermek. Hürmet etmek.
  • İBAHA

    Ateşi söndürme.
  • İBAHA

    (İbahe) Sevab veya günah olmamak. Bir şeyin yasak ve haram olmaktan çıkması. * İzin vermek. Mübah ve helâl kılmak. * Bir şeyi izhâr etmek.
  • İBAHAT

    (İbâhe. C.) Mübahlar. Günah ve sevab olmayan işler.
  • İBAHÎ

    Herşeyi mübah sayan.
  • İBAHİYYE

    Sevab veya günah olduğunu kabul etmeyen bâtıl ve dalâlete saparak dinden çıkan bir fırka veya bu fırkadan olan kimse.
  • İBAHİYYUN

    İbaheciler. Her şeyi mübah sayan bâtıl bir zümre.
  • İBAK

    Bir esirin, bir köle veya câriyenin sebepsiz olarak, sahibini bırakıp kaçması.
  • İBALE

    Kuyu bileziği. * Hayvanları muhafaza etme. * Küçük çocuklara def-i hacet ettirme. * Devenin hallerini ve huylarını iyi bilmek.
1 2 3 4 5 6
...
71
Sonraki»