A Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • ADLİYE

    Mahkeme. Muhakeme işleriyle uğraşan daire. (Adliyede, adalet hakikatı ve müracaat eden herkesin hukukunu bilâ-tefrik muhafazaya, sırf hak namına çalışmak vazifesi hükmettiğine binaendir ki; İmam-ı Ali (RA), hilafeti zamanında bir yahudi ile beraber mahkemede oturup, muhakeme olmuşlar. Ş.)
  • ADL-PENAH

    Adâletin barındığı yer, adâlete sığınan kimse.
  • ADM

    (C: İdâm) Yay tutamağı. * Deve kuyruğu. * Saban eğiği ki, ucunda demiri vardır. * Harman savurdukları yaba.
  • ADM

    Gazap etmek, öfkelenmek.
  • ADMER

    Arslan. * Şedit, şiddetli. * Belâ. * Çirkin yüzlü şişman kadın.
  • ADN

    Vatan tutmak ve mukim olmak. * Cennette bir makam adı. (Bak: Cennet)
  • ADRAHŞ

    f. Yıldırım. * Gökgürültüsü. * Şimşek.
  • ADRAS

    (Dırs. C.) Arka dişler, dişler.
  • ADREFUT

    Kelerden büyük bir hayvan.
  • ADRENALİN

    Fr. Tıb: Böbrek üstü salgısından çıkarılan bir hormon. Sentetik olarak da yapılır. Damar daraltmak ve kanamayı önlemekte kullanılır.
  • ADRENG

    Fr. Keder, mihnet, sıkıntı.
  • ADRET

    Kaşları olmayan kimse.
  • ADUB

    Yardımcı.
  • ADUD

    Zalim. Iztırab veren. Hunhar. * Bir lokma. * Isırıcı köpek veya at. * Yavuz kişi. * Dar ve derin olan kuyu. (Bak: Adîd)
  • ADUD

    Pazı. Kolun omuzdan dirseğe kadar olan kısmı. * Mc: Yardımcı. İstinadgâh.
  • ADUDE

    Yumuşaklık. Tazelik.
  • ADUDÎ

    Pazı kemiği ile ilgili.
  • ADULÎ

    Gemici, mellah.
  • ADÜVV

    Düşman, hasım.
  • ADÜVV-İ CÂN

    Can düşmanı.
  • ADÜVV-İ KADİM

    Eski düşman.
  • ADÜVV-ÜD DİN

    Din düşmanı.(Hem küfranınızla öyle bir Mâlik-i Zülcelâl'in memleketinde isyan ediyorsunuz ki, ibâdından ve cünudundan öyleleri var ki, değil sizin gibi küçücük âciz mahlukları, belki farz-ı muhal olarak dağ ve arz büyüklüğünde birer adüvv-ü kâfir olsaydınız arz ve dağ büyüklüğünde yıldızları, ateşli demirleri, şuvazlı nühasları size atabilirler, sizi dağıtırlar. Hem öyle bir kanunu kırıyorsunuz ki, o kanun ile öyleler bağlıdır, eğer lüzum olsa arzınızı yüzünüze çarpar, gülleler gibi küreniz misillü yıldızları üstünüze yağdırabilirler. S.)
  • ADV

    Yelmek. Seğirtmek. * Hazırlamak.
  • ADVA

    Hastalık başkasına bulaşmak.
  • ADVAN

    Çok koşan kimse.
  • ADYA'

    Boynuzu ufak koyun. * Nebiyyi Zişân Aleyhisselam Efendimizin devesinin adı.
  • ADYE

    Koğuculuk, dedikoduculuk. * Yalan söylemek. * Sövmek.
  • AFA'

    Eşek sıpası.
  • AFAF

    (Afâfet) Temiz olma. Masumiyet. Günahsızlık.
  • AF'AF

    Devedikeni ağacının yemişi.
  • AFAİF

    Namus, ırz ve iffet sahibi, şerefli kadınlar.
  • AFAK

    Ufuklar. Yerle göğün birleştiği gibi görünen uzak dâire. * Etraf. Cihetler. * Mc: Görüş ve dönüş sınırları. (Zıddı: Enfüs'dür.)
  • AFAKGİR

    Ufukları tutmuş, âleme yayılmış, şâyi, çok meşhur.
  • AFAKÎ

    Kâinat ve içindeki hâdiselere âid. Nefsin haricindeki âleme dair. * Kıymetsiz sözler ve meseleler. (Enfüsinin zıddı.) (Objektif)
  • AFAR

    Arap diyarında çok olan bir yeşil ağaç. * Hurma ağacını islah etmek. * Katıksız ekmek yemek.
  • AFARET

    İfritçe, şeytanî, kötü niyet.
  • AFARİT

    (İfrit. C) Şeytanlar. İfritler.
  • AFAROZ

    (Bak: Aforoz)
  • AFAT

    Afetler. (Bak: Afet)
  • AFAT-I SEMAVİYE

    Semavi âfetler. Allah tarafından insanları ikaz ve ceza için verilen belâ ve musibetler.
  • AFAZÎ

    Fr. Tıb: Organlarda bir işleme bozukluğu olmadığı halde, fikri kelime ile anlatamamak hâli.
  • AFEN

    Çürüme, pörsüme. Yemeğin kokması. (Bak: Ufunet)
  • AFEND

    f. Harp. Kavga.
  • AFER

    Toprak. Yer. Arz. * Ekin suladıkları vaktin evveli.
  • A'FER

    Pek beyaz. * Beyazı kırmızılığına galip olan geyik.
  • AFERCA

    Yaramaz huylu.
  • AFERİDE

    (C: Aferidegân) f. Yaratılmış, mahluk.
  • AFERİN

    f. Beğenmek, alkış, yaşa, varol. * Yaratan, yaratıcı.
  • AFERİN-HÂN

    f. "Aferin" diyen.
  • AFERNA'

    Arslan. * Kuvvetli deve.